Hz. Ömer, henüz hayatta iken cennetle müjdelenen 10 sahabeden biridir. Fıkıh ilminde ayrı bir yere sahip olan Hz. Ömer, her yönüyle devlet teşkilatlandırması sağlarken, bir taraftan da teşkilatlanmanın temeli olan ilmi genişlemeyi sağlayabilmek adına çok çalışmıştır.
Hz. Ömer, Hz. Muhammed’in (a. s.) hadis-i şeriflerinin rivayeti konusunda da büyük özen göstermiştir. Hz. Peygamber’in hadislerini rivayet eden bazı ravileri sorguya çeken Hz. Ömer, o ravilerden hadis-i şerifler için şahit göstermelerini istemiştir. Hz. Ömer’in hayatı boyunca kendisinden toplam 539 adet hadis-i şerif rivayet edildiği bilinmektedir.
Hz. Ömer’den Sonra İslamiyet
Hz. Ömer İslam ile müşerref olduktan sonra devamlı Hz. Muhammed’in (a. s.) yanında olmuş ve bütün kötülüklerden, müşriklerden korumak için elinden gelen gayreti göstermiştir.
Rivayet edilene göre Ömer bin Hattab Hz. Ömer olmadan önce Rasulullah s. a. v. “Allahım! İslam’ı Ömer (r. a.) bin el -Hattab ya da Amr bin Hişam (Ebu Cehil) ile yücelt.” diyerek dua buyurmuş ve bu dua üzerine Ömer bin Hattab İslam ile müşerref olarak Hz. Ömer olmuştur. Risaletin 6’ıncı yılında İslamiyet’e dahil olan Hz. Ömer’in Müslüman olduğu zamanda toplam Müslümanların sayısı 70-80 dolaylarında olmuştur.
Hz. Ömer’in İslamiyet’teki Önemi
Hz. Ömer (r. a.) Müslüman olduğunda direkt olarak Beytullah’ın yanına gitmiş ve orada tüm müşriklerin arasında artık Müslümanların arasına dahil olduğunu haykırmıştır. Orada bulunan müşrikler bu duruma şiddetle karşı çıksalar da, Hz. Ömer onlara karşı olan savaşını sürdürmüş ve müşriklerin Müslümanlara karşı muhalefetinin önüne geçerek bir avuç Müslüman ile Beytullah’ta namaza durmuştur. Hz. Ömer’in bu davranışı bütün Müslümanlara moral olurken, Abdullah İbni Mes’ud “Ömer’in (r. a.) Müslüman oluşu bir fetihti.” sözü Hz. Ömer’in İslamiyet’teki yeri ve önemini açıkça belli etmektedir.